--
bağrımda durmadan öten dertli bülbülün mecali kalmadı artık, sustu.
yoruldu kalbi donmuşun gölgesinde büküp boynunu bi anda, durdu.
götürsem türlü bağlara, el değmemiş güllere
üstünde soluklansa erişebilse ümidine yine.
bazen düşüremez insan kalbin ateşini
bazen yükseliyo candan, aşıp nefesimi
bulursan bana söyle, niye böyle alev her yanım?
"bu da geçer" de, hepsi geçti
kaç kere söndü yangınım.
sandıkların en altına saklı sırları
ne affettim ne unuttum, sustum.
ağrımda benle bekliyo yalnız çocuk, uzandı kırgın elinden tuttum.
götürsem türlü bağlara, el değmemiş güllere
üstünde soluklansa fısıldasam kulağına "dayan"
--
melike şahinin bağrında durmadan öten dertli bülbül
(bkz: sözlüğe bir daha gelinse alınacak nickler) sanırım benim. hissettiklerimi o kadar güzel o kadar nazik anlatıyor ki içime oturuyor bu şarkı. kırgın elimden tutsan keşke melike, dayan desen. kimse tutmuyor o eli kimse duymuyor ve dayanacak güç de kalmadı :)
edit: son kısımda sakince söylüyor ya işte, bulursanız bana da söyleyin niye böyle alev her yanım? ve bu da geçer mi gerçekten?